-
1 işinden olmak
to lose one's job -
2 olmak
vi1) seinolamaz! das kann nicht sein!annesi olamaz sie kann nicht seine Mutter seinannesi oluyor sie ist seine Mutterannesi oluyormuş sie soll seine Mutter seininsan sabırlı olmalı der Mensch sollte geduldig seinneredeyse burada olur er wird gleich hier seinöğleden sonra orada olmalıyım ich muss nachmittags dort seinhiçbir şey olmamış gibi als ob nichts geschehen wärene olursa olsun egal was passiertolan oldu es kam, wie es kommen mussteolan olmuş was geschehen ist, ist geschehenne oldu ki? was ist denn passiert?3) werdenbu nasıl belli oldu? wie ist das bekannt geworden?iki yıl oldu es sind zwei Jahre geworden4) ( fam) gehen, klappen, hinhauenoldu mu? hat es geklappt?olmaz! das [o es] geht nicht!başka türlü olmaz es geht nicht andersböyle olmaz so geht es nichtdaha erken olmaz früher geht's nicht5) ( olgunlaşmak) reifen, reif werdenüzümler daha olmadı die Trauben sind noch nicht reif6) ( hazır duruma gelmek)çay/kahve oldu der Tee/Kaffee ist fertigpilav oldu mu? ist der Reis fertig?7) (bir şeyi \olmak) habenparmağı tetikte \olmak den Finger am Abzug habeniştahı/parası \olmak Appetit/Geld habenrandevusu \olmak eine Verabredung haben8) ( bulunmak) sein, sich befindenburnunun dibinde \olmak sich direkt vor seiner Nase befindenimkân dâhilinde \olmak im Bereich des Möglichen liegen9) ( çocuğu) bekommenişinden \olmak seine Arbeit verlieren; s. a. olur -
3 olmak
1. v/i sein; werden; entstehen; werden zu; geschehen; reif werden; fertig werden; angebracht sein; Zeit dauern; vergehen; fam betrunken sein, voll sein;o senin ne(yi)n oluyor? wie ist er mit dir verwandt?;o benim yeğenim oluyor er ist mein Neffe; sie ist meine Nichte;anne oldu sie wurde Mutter;akşam oluyor es wird Abend;doktor olmak Arzt werden;şarap sirke olmuş der Wein wurde zu Essig;ekin oldu das Getreide wurde reif;çay oldu der Tee ist fertig;böyle iş olmaz so etwas geht nicht ( oder ist nicht angebracht);iki yıl oldu es ist zwei Jahre her;sen adamakıllı olmuşsun fam du bist ganz gehörig voll-in bilgisi olmak Wissen erwerben;ev onun oldu das Haus wurde seins, er erwarb das Haus;öksürük olmak Husten bekommen;yarın misafirimiz olacak morgen werden wir Gäste haben, morgen bekommen wir Besuch3. (-den) verlieren, fam loswerden;işinden oldu er hat seine Arbeit verloren, er ist entlassen worden; kommen, stammen aus4. (-e) jemandem passen: bu ayakkabı size olur diese Schuhe passen Ihnen -
4 olmak
быть созре́ть стать* * *- ur1) быть, происходи́ть, соверша́ться, случа́тьсяolmadı! — не получи́лось!, не вы́шло!
bir şey olmak — случи́ться с кем-л. о чем-л.
aman, ona bir şey olmasın! — бо́же сохрани́, как бы с ним чего́-нибудь не случи́лось!
hiç bir şey olmamış gibi — как ни в чём не быва́ло; как бу́дто ничего́ не случи́лось
kimseye bir şey olmadı — ни с кем ничего́ не случи́лось
ne oldu? — что случи́лось?, что произошло́?
sesine ne oldu? — что случи́лось с твои́м го́лосом?
ne oldu kızım? — что с тобо́й, до́чка?
dışarıda bir telâş oldu — на у́лице произошло́ како́е-то волне́ние
her gün fırtına oluyor — ка́ждый день быва́ют што́рмы
nasıl oldu da bunun farkına varmadın? — как же так вы́шло, что ты э́того не заме́тил?
ortada neler olup döndüğünü bilmiyorum — я не зна́ю, что вокру́г твори́тся
2) доводи́ться, приходи́тьсяbu hanım sizin neniz oluyor? — кем прихо́дится вам э́та же́нщина?
halam oluyor — она́ мне прихо́дится тётей по отцу́
3) быть, пребыва́ть, находи́ться (где-л.)benim burada olduğumu nasıl haber aldınız? — как вы узна́ли, что я здесь?
herkes olduğu yerde kalsın! — всем остава́ться на свои́х места́х!
öğleden sonra orada olmalıyım — по́сле обе́да я до́лжен быть там
siz onun yerinde olsanız ne yaparsınız? — а что вы сде́лаете, будь вы на его́ ме́сте?
yarın konuğumuz olacak — за́втра у нас бу́дут го́сти
4) быть, име́ться у когоcebimde olanı ona verdim — я о́тда́л ему́ всё, что у меня́ бы́ло в карма́не
bir erkek çocuğu oldu — у неё роди́лся ма́льчик
5) де́латься, станови́ться; быть; превраща́тьсяadam olmak — быть челове́ком
doktor oldu — он стал до́ктором
iki kişi olduk — нас ста́ло дво́е
iyi bir mühendis olur — из него́ вы́йдет хоро́ший инжене́р
su, buz oldu — вода́ преврати́лась в лёд
6) поспева́ть, созрева́тьekinler oldu — хлеба́ поспе́ли
üzüm daha olmadı — виногра́д ещё не созре́л
7) быть гото́вым / пригото́вленнымçay oldu — чай гото́в
yemek oldu — обе́д пригото́влен
8) -e подходи́ть, быть впо́руbu ceket bana olmuyor — э́тот жаке́т мне не годи́тся
hem işinden, hem de çocuklarından oldu — он лиши́лся и жены́ и дете́й
tembelliği yüzünden işinden oldu — из-за свое́й ле́ни он потеря́л рабо́ту
10) арго опьяне́ть, стать пья́нымsen adamakıllı olmuşsun! — ты уже́ изря́дно накача́лся!
11) (со словами yıl, saat и т. п.) проходи́ть, исполня́тьсяneredeyse üç yıl olacak — ско́ро уже́ испо́лнится / бу́дет три го́да
tam iki yıl oldu — прошло́ ро́вно три го́да
12) (со словами gece, akşam) наступа́тьgece oluyor — наступа́ет ночь
sabah oldu — наста́ло у́тро
13) (со словами, обозначающими болезни)anjin olmak — заболе́ть анги́ной
öksürük olmak — ка́шлять
tifa olmak — боле́ть ти́фом
14) употр. в роли вспом. гл.rezil olmak — быть опозо́ренным, опозо́риться
teselli olmak — утеша́ться
teslim olmak — сдава́ться
hasta iyi oldu — больно́й вы́здоровел / попра́вился
bize gelmez oldu — он переста́л к нам ходи́ть
itiraz edecek oldum ama... — я хоте́л бы́ло возрази́ть, но...
••- olan biten
- olan oldu- olarak- oldu olacak kırıldı nacak
- oldu olanlar
- oldum bittim
- oldum olası onu sevmezdim
- olmalı
- evde olmalı
- olsa olsa
- olsun olsun
- ... olsun... olsun
- olup olacağı on kuruşluk bir mesele!
- ne olursa olsun!
- sen çok oluyorsun! -
5 iş
iş a PHYS Arbeit f; Tätigkeit f; Angelegenheit f, Sache f; Dinge n/pl; Lage f der Dinge; fam Geschichte f; Geschäft n, besonders pl Geschäfte n/pl; Erzeugnis n, Ware f (z.B. Glaswaren usw);iş açmak fig Scherereien machen;iş alanı Arbeitsgebiet n;iş başa düşmek sich durchbeißen müssen;iş başa gelmek etwas selbst tun müssen;iş başına! an die Arbeit!;iş başına geçmek eine Arbeit übernehmen; an die Arbeit gehen; eine (gute) Position bekommen;iş başında bei der Arbeit;iş(ini) bilmek seine Sache verstehen;iş bölümü Arbeitsteilung f;iş çıkarmak viel Arbeit machen; Scherereien machen;iş değil scherzh … ist kein Meisterstück;-i iş edinmek sich (D) etwas (A) zur Aufgabe machen;-e iş etmek jemandem Scherereien machen;iş giysisi Arbeitsbekleidung f;iş göremezlik Arbeitsunfähigkeit f;iş görmek arbeiten; (zur Arbeit) taugen;-e iş göstermek jemandem Arbeit zuweisen;iş güç Erwerb m, Beschäftigung f;iş güç sahibi Erwerbstätige(r); gewerbetreibend;iş hukuku Arbeitsrecht n;iş(in) içinde iş var es steckt etwas dahinter;iş istasyonu EDV Workstation f;iş işten geçti vorbei ist vorbei;iş kazası Arbeitsunfall m;iş mi? was ist das schon …?;iş olanağı Arbeitsmöglichkeit f;iş olsun diye (wie) ein Gschaftlhuber;iş saatleri Arbeitsstunden f/pl;iş sözleşmesi Arbeitsvertrag m;iş teşviki kanunu Arbeitsförderungsgesetz n;İş ve İşçi Bulma Kurumu Arbeitsamt n (Türkei);-de iş yok von … (D) hat man nichts; (da) ist nichts dran;iş zamanı Arbeitszeit f;-i işe almak anwerben (A); einstellen;işe bak! sieh mal (einer) an!;işe girmek seinen Dienst antreten;-in işi aksi gitmek fig fam danebengehen;işi azıtmak es zu weit treiben;-in işi başından aşkın überlastet, mit Arbeit überhäuft;-in işi bitmek erledigen (A); fig erledigt sein;-in işi çıktı er hat etwas zu tun bekommen;-in -e işi düşmek: size bir işim düştü ich wende mich an Sie um Hilfe, ich habe ein Anliegen an Sie;-in işi ne? was ist er von Beruf?;-in işi olmak: işim var ich habe zu tun;işi olmayan giremez Unbefugten Zutritt verboten;işi pişirmek fig unter einer Decke stecken; ein Techtelmechtel beginnen;işin başı der springende Punkt;işin içinden çıkmak fam (damit) klarkommen, es spitzkriegen;işin mi yok nicht wichtig, (ist) nicht tragisch;-e işin ucu dokunmak den Schaden (G) haben;işin ucu bana da dokunuyor das betrifft mich auch;işin üstesinden gelmek fam hinkriegen, managen;-i işinden çıkarmak jemanden entlassen, fam rauswerfen;işinden olmak seine Stellung verlieren;(kendi) işine bak! kümmere dich um deine (eigenen) Angelegenheiten!; arbeite weiter!; mach weiter!;işine gelmek jemandem gelegen kommen;işine göre je nachdem;işten anlamak etwas von der Sache verstehen;işten almak hinauswerfen, fam rausschmeißen;işten (bile) değil kinderleicht -
6 лишаться
yoksun kalmak,yitirmek,kaybetmek* * *несов.; сов. - лиши́тьсяyoksun / mahrum kalmak; yitirmek; kaybetmek; olmakлиша́ться зре́ния — göz nurunu yitirmek
лиши́ться рабо́ты — işinden olmak
страх лиши́ться рабо́ты — işsiz bırakılma korkusu
лиши́ться поко́я — rahatı kaçmak
из-за э́той тя́жбы она́ совсе́м лиши́лась сна — bu dava ona uyku uyutmuyor
в тако́м слу́чае / тогда́ э́то утвержде́ние лиша́ется (вся́кого) смы́сла — o halde bu iddianın bir anlamı kalmaz
••лиши́ться чувств / созна́ния — bayılmak
лиши́ться рассу́дка — aklına hiffet getirmek, delirmek
-
7 satisfaction
-
8 satisfait
-
9 satisfaite
См. также в других словарях:
işinden olmak — görevini yitirmek, görevinden atılmak Tabii ertesi günü işinden oldu. İşinden olunca o da gitti askere yazıldı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
olmak — nsz, ur 1) Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. S. F. Abasıyanık 2) Gerçekleşmek veya yapılmak 3) Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ekmeğinden olmak — geçimini sağlayan işinden zorunlu olarak ayrılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
TA'VİK — İlerlemesine mâni olmak. Geciktirmek. * İşinden alıkoymak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük